Geçmiş, zifiri bir sonsuzluk şimdi. Öylesine uzak bir girdap ki; bir adım atsam kapılıp gidecekken, yüreğim o bir adımı aşamayacak kadar güçsüzdü işte. Susmak, gitmek, kalmak, sevmek; bu kadar yalansız sandığım masum kandırmacaların arkasındayken, gözüm hiçbir şeyi görmezdi tabi. Yazsam satır satır içim içimden akarken bu denli, kelimelere haykırsam yine dipsiz bir kuyuda sesimin yankısını dinler gibi.
İyi gelir mi, iyi eder mi ki tüm bunlar kapatmayı beceremediğim yaralara. Halbuki bilir misin ben bugüne dek hiçbir kelimemi sana yazmadım. Ben hiçbir harfi bize harcamadım belki de. Şimdi çıldıran tüm cümlelere hak ver. Çünkü onlar yıllarca susmuş bir yüreğin azat edilmeyi bekleyen çaresiz köleleriydi… Sustuysam bil ki sebebi keyif değil, sebebi senin anlamayı beceremediğin derin şeylerdi.
Uzağındaydım çoktandır… İyi misin, kötü müsün, onunla mısın hâlâ hiç birinden haberim yok. Olmasın da zaten. Bazen bilmemek daha az acıtır insanı. Çünkü öyleyken hayallerindeki gibi yaşarsın umut ettiklerini. Ama bugün, resimlerimize baktım bir bir. Ne garip değil mi, senin ve benim aynı karede olduğumuz fotoğraflar. İçim acımadı da, niye bilmem yüzümdeki tebessümler gölgeliydi sanki. Parçalı bulutluydu gözlerim. Sözlerim kırık döküktü. Belkiler dilimin ucunda gidip geldi. Keşkeler zorladı yüreğimi. Ama ben bir şey söylemeden öylece baktım o eski resimlere. Seni suçlar gibi ya da kendime kızarcasına değildi. Hem zaten bizim anılarımız değil miydi zaman aşımına uğrayan? Öyleyse ne gerek vardı boş yere zamanı durdurmaya? Ne gereği vardı delicesine o günleri özlemenin?
Şimdi bilmediğin bir şehirde, hiç tanımadığın insanlarla yeni bir hayat kurdum kendime. Öğrensen sitem edersin biliyorum. Niye gittin dersin… Ya da belki iyi ki de gittiğimi düşünürsün. İkimiz bu şehre çoktuk zaten dersin. Bir önemi yok ki artık. Bir önemi yok…
Oysa ben seni her şey bu kadar önemsizken bile özlüyorum. Ya da derinlerde kalan içlenmelerimi hasret sanıyorum. Hepsine, her şeye inat susuyorum. Kimi zaman çok kızıyorum sana. Çünkü sevemiyorum kimseyi; seni sevdiğim gibi o kadar. O kadar ismini koyamadığım haliyle sevemiyorum bir başkasını. Çünkü ne zaman birini sevmenin arifesinde bulsam kendimi, küçücük bir zamana sığdırdığım o deli aşk geliyor aklıma. Halbuki biliyorum aşkın iki kişilik olduğunu ve biliyorum bizimkisi sadece bir istisnaydı sevgili!