Marteniçka, martipi ya da martenitsa adıyla anılan, Balkan ve Trakya’da mart ayının gelişiyle birlikte, tüm ay boyunca bileklere takılan ve uğruna inanılan bileklikler ve süslemelerin adıdır. Bu bileklikler her ne kadar eski bir Bulgar geleneği olarak bilinse de, Balkan coğrafyasında, hatta Türkiye’de de Balkan göçmenlerinin de bulunması etkisiyle her mart ayında kutlanan bir gelenektir. İnsanlar baharın gelişini, güneşin gökyüzünde yer edişini ve güzel bir ay geçirilmesini ümit ederek, bileklerine bu kutlamalara ait olan bileklikleri takarlar.
İnanışa göre bu bileklikler parayla asla satın alınmaz ve sadece hediye olarak edinilebiliyor. Tamamen el yapımı olan bu bileklikler bahar ayı öncesi takılarak, baharın müjdecisi kırlangıçlar veya leylekler görüldüğünde çiçek açmış bir ağaca veya çiçeğe bağlanarak dileklerin kabul olacağına inanılıyor.
İlk marteniçkalar, sadece kırmızı beyaz ipliklerden yapılırdı ve nazardan korunmak için insanlara ve hayvanlara takılırdı. Bazı bölgelerde bu bükülmüş kırmızı-beyaz sicime altın veya gümüş para bağlanırdı ve bu hastalıklardan korunmak için bir simge olarak kullanılırdı.
Eskiden kırmızı-beyaz yünden yapılan martenitsalara, püskül, top, insan gibi değişik şekiller verilebilmektedir. Martenitsaların tarihinde en önemli yere sahip olan şekiller ise ‘pijo ve penda’ adıyla bilinen kırmızı ve beyaz ipten yapılmış kuklalardır. Martenitsalarda kullanılan beyaz renk uzun ömrü, kırmızı renk ise sağlık ve gücü temsil eder.
Tarihi ile ilgili birçok söylentiler vardır. Rivayete göre:
Bir kış aylarından zamanın birinde, Bulgar erkekleri savaşa giderler. Erkeklere savaş ile ilgili bilgi vermek amacıyla “Savaşı kazanırsanız bir kuşun ayağına beyaz, eğer savaşı kaybederseniz siyah bir bez parçası bağlayın” derler. Savaşa giden Bulgar erkekleri savaşı kazanırlar ve bir kuşun ayağına kanlı bir beyaz bez parçası bağlarlar. Bunu görenler, savaşı kazandıklarını ama çok kan kaybedildiğini anlarlar.
Diğer bir rivayet ise şöyledir ki;
Baba Marta ya da Marta Nine diye bilinen kişinin baharın gelişini simgelediğini ve bu nedenle bileklik takıldığını bilinir. Bulgarlarca bilinen ve biraz daha yaygın olan bu hikâye dolayısıyla, bu baharın geldiği dönemlerde, 1 Mart günlerinde insanlar birbirlerine “Çestita baba marta (Tebrikler Baba Marta)” derler.
Günümüzde bu Marteniçka geleneği hâlâ devam etmekte olup, uzun yıllar önce ülkemize göç eden Bulgaristan Türk göçmenleri tarafından tamamen iyi niyetlerince bu geleneği sürdürmektedirler. Bu farklılık, bu geleneğin temelinde biraz da Hıristiyanlık diniyle ilgili bir kaç bağlantısı olmasına rağmen birçok kişi tarafından sadece baharın başlangıcı, doğanın uyanışı olarak kabul edilir. İyi niyetle yapılan her şey güzeldir. Güzellik din, dil, ırk, mezhep, tanımamalıdır. Güzel olan, insanlığa faydalı olan her dinde güzeldir ve emirdir. Bu gelenek, sadece baharın gelişini kutlamak maksadıyla olmakla beraber, dileklerimizi tutmamızı ve marteniçkanın dilek tutanların, ona inananların kötülüklerden koruduğu gibi aynı zamanda da şans getirdiği söylenmekte ve bilinmektedir.
Marteniçkalarınızı bileklerinize bağladıysanız, dilekleriniz kabul olması dileklerimle…