12 Mart İstiklâl Marşı’nın Kabulü Ve Mehmet Âkif Ersoy’u Anma Günü

12 Mart İstiklâl Marşı’nın Kabulü Ve Mehmet Âkif Ersoy’u Anma Günü etkinlikleri kapsamında, Sinop’un Ayancık ilçesinde yaşayan 12 yaşındaki yeğenim Beray’ın yazdığı kompozisyon Ayancık ilçesi ortaokulları arasındaki yarışmada 1. olmuş. Ben de o kompozisyonu buraya ekleyerek ölümsüzleştirmek istedim. İyi okumalar.

Türk milleti çok büyük acılar çekmiş, büyük savaşlarda yorgun düşmüş, pekçok kadın, erkek ve çocuk hayatını kaybetmiş… Kalanlar ise bir umut ile yeniden doğacak güneşin beklentisindeydi.

Her yeni gün yeni bir umut beklentisinde olan Türk Halkı çaresizlik içinde bir elin onlara uzanmasnı beklerken Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde tek yürek, tek kuvvet olup cesurca düşmanın karşısına dikildi. Bu gidişe ya dur diyecekler ya da son nefeslerini bu uğurda vereceklerdi. Türk Milleti sadece yüreğindeki vatan sevgisiyle 4 yıl süren Kurtuluş Savaşı’nda galip gelmeyi ve vatanı düşmanlardan kurtarmayı başardı. Kendinize sorun. Türk Halkı bu mücadeleyi nasıl kazandı? Kendi canını hiçe sayıp, vatanın bir karış toprağından vazgeçmeyeceğini gösteren Mustafa Kemal ve ordusu korkusuz bir şekilde vatanın her tarafını düşmanlardan silip süpürerek başardı. Kadın, erkek ve birçok çocuk bu savaşta vatan uğruna canlarını feda ettiler… Biz bugün burada rahat bir şekilde yaşıyorsak bunun sebebi o savaşta vatan uğruna canlarını feda eden insanlar sayesindedir.

Şimdi üzerinde özgürce yaşadığımız, bayrağımızı dalgalandırdığımız bu cennet vatan büyük acılar sonucunda bize emanet edilmiştir. Bizlerde Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar canımız pahasına korumaya yemin ediyoruz çünki bu kurtarılmış vatan gelecek nesillere bir emanettir.

Her ülkenin bütünlüğünü sağlayan, ruhunu ve benliğini yansıtan, kendine özgü marşları vardır. Bize de bu eşsiz ve paha biçilmez armağanı büyük şair Mehmet Âkif Ersoy yazmıştır. Bu marş karanlıktan aydınlığa ulaşmamızda en büyük semboldür. Mehmet Âkif’in yazdığı bu marş okuduğunuzda size o günleri hatırlatacak bir şiirdir ve aynı zamanda o savaş ruhunu birebir yansıtan bir şiirdir.

Marş yazmak kutsal denilecek kadar önemli bir görevdir. Bunun için şair olmak yetmez, Mehmet Âkif gibi vatan ve millet aşkıyla yanıp tutuşmak, bu vatanın çektiği zorlukları içinde yaşamak ve hissetmek gerekir. Mehmet Âkif için vatanın ve milletin değeri maddi hiçbir servet ile ölçülemeyecek kadar yüce ve değerliydi. Bu sebeple bu görevi üstlenmeyi en başta istememişti.

Bu ülkede canı pahasına savaşan, kanlarını döken insanlar için yazılacak bir marş karşılığında para kazanmayı onuruna sığdıramamıştı. Bakanının isteği ve ısrarı üzerine parayı almamak şartıyla yarışmaya katılmıştır. Mehmet Âkif öyle bir marş yazmalıydı ki; yüzyıllar sonra bile marş okunduğunda insanı ürpertecek, tüylerini diken diken edecek türden olmalıydı.

Sadece düşman birlikleriyle savaşmamıştık. Güçlü bir düşman daha vardı, cehalet. Mehmet Âkif, bu doğrultuda marşı özenerek yazdı. Marş, 12 Mart 1921 tarihinde yapılan elemeler sonucu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde coşkulu alkışlarla kabul edildi. Mehmet Âkif marşı o zamanlarda ordunun ve halkın moralini düzeltmek amacıyla yazmıştı fakat bu marş nesiller sonra bile okunduğunda bizi o dönemleri hissettirdi. O dönemde yaşananları görmeden nasıl hissedebilirdik ki? Mehmet Âkif bunu başarmıştı! Mehmet Âkif, marşına “Korkma!” diyerek başladı.

Zaten Türk Milleti, kurtuluşu için verdiği korkusuz mücadelelerde korkusuz olduğunu ve cesaretini göstermişti. İstiklâl uğruna savaşıp canlarını bile vermeyi göze almışlardı, tıpkı bir zincir gibi birbirine kenetlenerek bağımsızlıklarını kazandılar.
   
Mehmet Âkif, bu marşı yazdıktan sonra “Allah bir daha bu millete bir İstiklâl Marşı yazdırmasın.” demiştir. Sizce neden böyle bir söz söylemişti? Çünkü İstiklâl Marşı temelinde bir milletin bağımsızlığını kazanmasını anlatıyordu. Aslında bence bu sözü ile biz bağımsızlığımızı çok zorlu dönemlerden geçerek kazandık, nice insanlar can verdi milletini yaşatmak için. Umarım ki bu mücadeleyi tekrar vermek zorunda kalmayız demeye çalıştı.

Mehmet Âkif, marşına çok iyi yansıtıyordu kurtuluşu. “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı: Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.” Kimliği bile belli olmayan yüzlerce askerin kefene bile sarılmadan vatan için kendini feda etmesini elbette anmalı, tanımalıydık. Kimse ölümden korkmuyordu. “Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?” Vatanımız bizim için bir cennetti. Biz ölmeden zaten cennete gitmiştik, gerisi önemsizdi. “Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!” Bu kefensiz yatanların kanı sarmıştı yurdu. Cephelerin toprakları kanlarla doluydu, bayrağımızın kırmızısına dönmüştü adeta.

Sonuç olarak bu milletin bağımsızlığını kazanma öyküsü  başlı başına bir destan olduğu gibi, bu kurtuluşu konu alan marşlar da etkileyici olmuştur. Her Türk genci İstiklâl Marşı’nı duyduğunda bu tarihin nasıl yazıldığını unutmamalı ve unutturmamalıdır. Türk genci bu marşı her duyduğunda o günün ruhunu yaşayarak gür bir sesle okumalıdır.

Buna da bakabilirsiniz

fotoğraflarla Atatürk

Fotoğraflarla ATATÜRK (PDF Kitap)

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, Millî Mücadele’yi başlatırken Türk ulusuna güvenmiş, …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir