Bazen bir uçurumdur hayat, ayağının altından kayar gider. O an hayatın bir film şeridi gibi gözünün önünden akar gider. Güzel anılar, acı, tatlı unutulmaz anlar.. Küskünlükler o anda çığlık çığlığadır. İsyanlar bastırılmaz, üstüne gitmek istersin. Savaşırsın kendinle, yüzleşirsin hatalarınla belki.
Haykırırsın! Kusarsın nefretlerini. Anlaşılmamak içini acıtmıştır en çok. Yaptığın iyilikler neden anlaşılmamıştır? Hep susan, susturulan olunur iyi niyette. Bunlar büyür içinde. Sorarsın hesabını hata mıydı iyimser olmak? Zorda olanın elinden tutmak, onunla ağlamak, derdini azaltmak. Mutlulukları çoğaltmak yanlış mıydı? En büyük isyan o anda patlar bir volkan gibi. Neden benim acımda, canım yanınca, dost arayışımda yalnızlığımla kaldım dersin. Herkesi ben gibi görüp sevmek miydi hatam? İçimde can çekiyor şimdi iyi huylu melek. Göm, diyor geçmişi. Unut işte yalan her şey.
Nefretim büyüyor. Acılara alışmak kanatsa da yüreğimi, Kabukları kaldırabilmeliyim uçurumdan atlamadan. Yüzleşmeliyim benliğimle. Affedemiyorum kendimi. Suçlusu benim. Ben, beni üzmelerine izin verendim. Bıçakladım yüreğimi, “giden kaybedendir” sözü şimşek gibi çaktı beynimde. Bu benim sözümdü işte.
Uçurumdan atlayan dönemezdi. Hatalardan dönülebilirdi ama, zor olanı seçmekti yaşamak. Kolay olandı savaşmamak. Kaybetmek zayıflığımdı. Zayıf değildim. Hıçkırıklar boğazımda düğümlendiyse de, hırslandım. Yılmadım.
Yüzümde tebessümüm vardı hâlâ hayata dair. Son değildi bu, başlangıçtı. Temiz bir sayfa açmalıydım. Acılar, sırtımdan vurulmalar, nankörlüklere göz yummadan içimde biriktirmeler bitecekti. Bir uyanıştı benim için ayağımın altından kayan toprak.
Kolay olamazdı bu kadar vazgeçmek. Bendim vazgeçemediğim. Her şeyden geçmiştim oysa o an. Kıyamadığım, doyamadığım bendim. Nefes aldığım hayattı. Yaşamayı haram edenler acıtmamalıydı içimi. Kanatmıştım yaralarımı. Onların açtığı yaraları ben deşmiştim. İzin vermedim kurcalamalarına, oyuncak etmelerine. Ellerinde sağa sola savurup yüreğimi duygusuzca sapladıkları bıçak yaralarını ben tedavi edebilirdim ancak. Dokundurmamalıydım artık yüreğime.
Başardım! Boşalttım içimdeki birikmiş susmaları. Çığlık çığlığa haykırdım. Kendi sesim beni kendime getirdi. Hâlâ içim konuşabiliyordu demek ki bir ümit vardı. Her şey bir başlangıçtı. Dönüşüm içimdeki kendimeydi. Artık kimse beni üzemeyecekti. Yüreğime dokunamayacaktı. Ben gibi yakmayacaktı. En iyi ben biliyordum, akıttığım zehirle yeniden doğuşumu.
Hayat! Doğuşumu kutlayacağım şimdi, uçurum kenarında. Suskunluğum bitmişti artık. Hayatın kendisiyle yüzleşmek, bir rüzgar gibi tokatlamıştı yüzümü. Kendime gelmiştim. Kendim oldum olgunluğumda. Artık ben, benim için yaşamaya karar verdim ki, bu kendim için yaptığım en iyi şeydi. Gülüyorum artık acılara, anlık olan mutlulukları çoğaltıyorum. Hüzne yer yok. Kısıtladım acıları, coştum.
Ben yeniden doğdum! Kendime söz geçirdim. Kimseye esir değildim artık. Benim isteklerim, zevklerim vardı. Yalnız kalmayı ne çok özlemişim. Kendimden kaçmamayı. Huzurla sessizliğimde içimdeki benle barışmayalı yıllar olmuş. Bencillikse bu, bencilim artık. Kendim için yaşamayı seçtim. Her nefes daha anlamlıydı. Neydi beni şaşırtan, bu değişimde beni gülümseten? Artık hayır diyebiliyordum istemezsem. Kırmak değildi bu, Kendimi susturmamaktı.
Merhaba dünya! Ben yeniden doğdum! Tıpkı ilk doğuşum gibi, çığlık çığlığa, ağlamalarla gözlerimi açtım! Hep güzellikleri görmeye, duymaya, pozitif yaşamaya geldim!