Gözlerimizin içini güldürüyorsun ya böyle, anlamsız bir gülümsemeyle gezdiriyorsun ya bizi. Hani hiç mi iyi bir şeyler olmaz derken parlıyorsun ya ansızın bu karanlıkta. Yenilince üzüntünle unutturuyorsun bize bu sevgisizliği, kazanınca sevincinle.
Sevdik, gönül verdik çok çileni çektik. Kaç gece üzgün gözlerle başımızı yastığa koyduk. Kaç kere kalabalıklar içinde seni savunduk tek başımıza…
Kaç pazartesi İstiklâl Marşı törenlerinde alay ettiler bizimle…
Küçüktük 3-0’dan maç verdin Valeranga’ya; büyüdük Liverpool’a 8-0 yenildik…
Üzüldük, ağladık, alay ettiler bizle, dalga geçtiler bizimle. Hemen bütün ortamlarda sayımız azdı bizim ama atkımız hep boynumuzdaydı; gururla taşıdık, ümitle taşıdık hiç geçmedik sevdandan…
Gün bizim günümüzdür! Durma, koş aydınlık yarınlara. Kazanıp kaybetmen önemli değil, sen yeter ki pes etme!
34 yaşımda 17 yaşımda ki heyecanımla koşuyorum peşinden ki, artık çok fazla heyecan veren şeyler yok hayatımızda.
Senin olduğun yerde bütün yıldızlar sönecek, sen aydınlatacaksın beyazınla karanlığı! Sen korkutacaksın siyahınla sahte ışıltıları…
Şeref’inle, Hakkı’nla…