Tarihimizin en üzücü zaferidir Çanakkale Savaşı. Bin bir türlü sıkıntılar içerisindeki bir milletin çağın en güçlü devlet ve silahlarına topyekun dayanmasının gerçek bir destanıdır. Bu destanın her satırında insanlık gururu vardır. Bu onur ve gurur düşmana sadece silahlı mücadelede değil, verdiği insanlık dersi yaşayışıyla baş eğdiren aziz Mehmetçiklerimizindir.
19 Şubat 1915 tarihinde başlayan Çanakkale Savaşı, Türk milletinin kaderinin değiştiği bir savaştır. Az sayıdaki ordunun üzerinde başarı elde eden Türk askeri, Çanakkale’ye savaşmak için değil, adeta ölmek için gitmiştir. Türk milleti Çanakkale zaferini elde etmiş olmasına rağmen bu zafer hüzünlü zaferler arasındadır. Bunun temel sebebi de çok sayıda Türk askerinin hayatını kaybetmiş olmasıdır. Çok zor şartlar altında savaşan Türk askerleri, günlerce aç susuz kalmasına rağmen cephesini terk etmemiş ve bu büyük zaferin kazanılmasını sağlamıştır. Ve bu savaş sırasında Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği bir söz vardır, belki bu söz Çanakkale ordusuna korkusuzca ölmeleri için bir sebep bile olabilir: “Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum.” demişti bu söz üzerine Çanakkale ordusu da savaşmak için savaşmadı, ölmek için savaştı…
Tam bir insan sever olan atalarımız savaş sırasında ölen düşman askerlerini de unutmamış ve tüm ölenleri mezara defnetmiştir. Böylesine erdemli bir davranış ta tarihe altın harfler ile kazınmıştır. Çocuk, yaşlı, genç demeden kadınlarımızın dahi katıldığı bu savaşta toplamda 250.000 şehidimiz olmuştur. Günümüzde bu kadar nüfusu olan illerimiz dahi bulunmaktadır. Yani yaklaşık olarak bir ilimizdeki tüm insan sayısı kadar insan hayatını kaybetmiştir. Mehmetçiklerimiz girdiği çatışmada yaraladığı düşman askerini canını tehlikeye atarak, sırtına alıp düşman siperlerine kadar götürme cesaretini gösteren Mehmetçik, düşmanın her bir rütbesindeki askerini kendisine hayran bırakacak kadar yüce bir davranış göstermektedir. Çanakkale savaşı yalnızca öldürmekten ibaret olmadığını tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir.
Binlerce Mehmetçiklerimizin şehadet mertebesine ulaştığı Çanakkale’de her yaşta vatan sever insanımız istekli olarak savaşmış, kadınlarımız cephedekiler için çorap yapmış, mermi imalatında bile çalışmışlardır. Kısaca vatanın her bir ferdi kendisine yönelen bu vahşi akına elbirliğiyle dur demesini bilmiştir. Bu cephenin kahramanları, vatanın her bir yerinden Çanakkale’ye koşarken, asla geri dönmeyi düşünmemişler, Türklük, onur ve haysiyetini en güzel şekilde korumakla üzerlerine düşen görevi layıkıyla yerine getirmişlerdir. Onlar, Çanakkale Zaferi’ni elde etmekle, sadece bir zafer değil, Türk milletinin vatanımızın daha iyi olmasını sağlamışlardır. Çanakkale şehitlerimizi hiçbir zaman unutmayacağız. Şehitlerimizin ruhları şâd olsun!
Biz, Türk nesli olarak atalarımızın bu erdemli davranışlarını unutmayıp vatanımızı daha güçlü kılmak adına daha çok çalışmalıyız. Böyle davrandığımız sürece akan kanlar boşa gitmeyecek ve atalarımızın şehit düşmesinin bir nedeni olacaktır. Çanakkale zaferi denildiği zaman Türk kadını da akla gelmelidir. Cephede çorap ören, mermiler ıslanmasın diye çocuğunun kundağını mermiler üzerine seren Türk kadını da bu zaferin kazanılmasında büyük rol oynamıştır. Kısacası Çanakale’de çocuk, kadın ve erkek demeden herkes vatanları uğruna can vermiştir. Bu savaşın sonunda ise bir cümle bir slogan ortaya çıkmıştır; “Çanakkale Geçilmez!” Bu söz, bu slogan Dünyanın dört bir yanına bir mesaj niteliği taşımıştır. O günkü savaşta savaşan insanlara çok şey borçluyuz. Çanakkale Savaşı Türk tarihinin en kanlı, en onurlu zaferidir!
Savaşta ölen şehitlerimizin ruhları şad olsun.